Tahammülsüzleşi̇yoruz

Terör, Latince kökenli Fransızca bir sözcük olup, ‘korkudan titreme’ anlamına gelmektedir.

Terör, Latince kökenli Fransızca bir sözcük olup, ‘korkudan titreme’ anlamına gelmektedir. Tüm insanlarda travmatik bir etki yaratan terörü meydana getiren kişiler; narsistik zedelenme yaşamış, kendine güven geliştirememiş, bütünleşememiş, psikopatik kişiliklerdir. Terörizm geriye dönüş anlamına gelen regresyon şeklinde tanımlanmaktadır. Bir grubun ilkel bir şekilde realize ettiği nesneyle özdeşim kurduğu psikoz içerikli bir geriye dönüş sürecidir.

   Sıklıkla yaşanan ve sürekli hayatımızın gündeminde olan terör artık temel ihtiyaçlarımızdan biri olan güvenlik duygumuzu zedelemiştir. Bireyler sürekli endişeli, gergin ve tedirgin hissetmekte; bu duygularını tüm yaşamlarına yansıtmaktadırlar. Toplumda birbirine öfkelenen, saldıran, hissettiği yoğun duyguları kaba kuvvetle yansıtan insanlar medya aracılığıyla evlerimize yansımakta ve genellikle her yaştan birey tarafından izlenir hale gelmektedir.

   Son dönemlerde yaşanan terör, tehlikenin her yerde ve her anda mevcut olduğunu hissettirmekte ve insanları tahammülsüzleştirmektedir. Standart koşullarda bile, yaşam koşulları bireyleri sabırsızlaştırırken, en temel duygulardan güvenlik algısının zedelenmesi topluma agresyonu tamamen yerleştirmektedir. Ancak bu tahammülsüzlük gün geçtikçe bireylerin problem çözme becerilerini köreltip, probleme karşılık problem yaratma aşamasına dayanmıştır.

   Şiddet, taciz ve tecavüzün son 10 yılda 14 kat arttığı toplumda depresif, umutsuz ve öfkeli yüz ifadeleri de artmaktadır. İnsanlar sıklıkla hissettikleri olumsuz duyguları dile getirmekte ve yaşananlardan dolayı yaşadıkları gerginlikten şikayet etmektedir. Ancak bu süreç şikayet etme aşamasından öteye gidemeyip bir kısır döngü şeklinde kendini yenilemektedir. Toplumun büyük bir kısmı, kuralların ihlal edilmesinden, düzenin bozulmasından ve insanların ne kadar agresif olduğundan dem vururken, onarmaya yönelik adım atmaya motive değillerdir. Trafik, agresyonun en şeffaf göründüğü ortam olarak değerlendirilebilir ve kuralları ihlal edene yansıtılan öfkenin ardından, aynı koşullar oluşunca kişinin de aynı ihlali uygulamasıyla süreç ilerlemekte, döngü bu şekilde sürüp gitmektedir.

   Terörün insanlarda yarattığı olumsuz etki yadsınamaz ancak bu süreçte toplum olarak birbirimizi terörize etme sürecini de göz ardı etmemek gerekir. Şikayet etmek, dert yanmak, gamlanmak çözüm getirmez. Ancak rahatsız olduğunuz şeyleri kendiniz yapmamaya, çözümü uygulamaya başladığınızda, problem ortadan kalkabilir.

   Gün geçtikçe tüm duygularımızı sert ve öfke dolu yansıtmaya başladık. Sevindiğimizde de agresif, üzüldüğümüzde de agresif duygularla dışa vuruyoruz. Yükselen öfkenin yarattığı hoşgörüsüzlüğün farkına varmamız gerekmektedir. Enerjiyi öfkeyle dışavurma, bireyin iş ve özel hayatında da çabuk sinirlenen, gergin bir karaktere dönüşmesine yol açmaktadır. Bu şekilde öfke öfkeyi doğurmaktadır. Bu nedenle hissettiğiniz ve yansıttığınız bu öfkeye sürekli bir takım sebepler bulmak yerine – medyadaki olumsuz haberler, mevsimler, güvensiz hissetme gibi- kendiniz ile ilgili olan kısmına odaklanmalı ve çözüm üretmelisiniz.