Sıklıkla Duyduğumuz Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Nedir?
Hiperaktivite, aşırı hareketlilik; dikkat eksikliği ise dikkat süresinin kısa olması anlamına gelmektedir. Bazı çocuklarda hareketlilik, bazı çocuklarda ise dikkat dağınıklılığı ön planda olabilmektedir. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, yaşayan çocuklar sıklıkla ‘bir türlü yerinde duramayan’, ‘hayallere dalan’, ‘düşünmeden davranan’, ‘dalgın, unutkan’ şeklinde sıfatlarla değerlendirilmektedirler. Toplumda görülme oranı %4-8 aralığındadır.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu yaşayan çocukların 1. dereceden akrabalarının %25’inde de aynı problem yaşanmaktadır. Yapılan araştırmalar bu süreçte kalıtımın oldukça önemli olduğunu göstermektedir.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu yaşayan çocukların yaşıtlarına oranla, beyin hacminin %5 oranında küçük olduğu belirtilmektedir. Ancak bu fark, bazı çocuklarda ergenlik döneminde kapanmaktadır. Bu fark, sorunları çözme, karşısındakinin davranışlarını anlayıp değerlendirme, plan yapma, isteklerini erteleme süreçlerini yöneten beynin frontal lobundadır.
Sanılanın aksine, Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun zeka ile olumlu yada olumsuz yönde bir bağlantısı bulunmamaktadır.
Dikkat eksikliği;
o Detaylara odaklanmakta zorlanma, düşüncesizce hatalar yapma
o Düzenli devam eden çalışmalarda dikkati devam ettirme yeteneğinin olmaması
o Ev ödevi ve görev bitirmede zorlanma
o Devamlı bir aktiviteden diğerine geçmeye çalışma
o Oyalanma
o Konuşma esnasında diğerlerini dinlememe
Hiperaktivite;
o Otururken kıpır kıpır olma
o Sessiz oturmada zorlanma
o Aşırı konuşma
Dürtüsellik;
o Sabırsızlık
o Sorulan soruları henüz tamamlanmadan cevaplamaya çalışma
o Sıra beklemede zorlanma
o Konuşma sırasını bekleyememe
Söz konusu belirtilerin, 7 yaşından önce en az 2 farklı yerde (ev ve okul gibi) yaşanır olması dikkate alınmaktadır.
Çocuğa Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu tanısı konulmadan önce görme, işitme, kötü beslenme, astım gibi kronik fiziksel hastalıklar, çocukluk depresyonu, kaygı, öğrenme güçlüğü, zihinsel gerilik gibi faktörlerin değerlendirilmesi ve elimine edilmesi gerekmektedir.
Bu süreçte ebeveynler ve okul ile sağlanan iş birliği en etkili yöntemlerdendir. Eş zamanlı ailenin ve çocuğun alacağı psikoterapi desteği, süreci yönetmek adına oldukça yarar sağlayıcıdır. Psikoterapi sürecinde bir yandan tedavi edici içeriğe yer verilirken bir yandan da tetikleyici faktörler belirlenerek bu faktörlerin ortadan kaldırılması hedeflenmektedir. Süreç içerisinde çocuktan davranış değişikliği hedeflenmekte ve hedef gerçekleşmedikçe davranışı kalıcılaşmaktadır. Psikoterapi sürecinde davranış değişikliği süreci ebeveyn ve okul iş birliği ile sağlanabilmektedir.